Bu Bahçe Nerede?
Bir bahçe düşünün 783, 562 kilometrekarelik bir alanı var ve 81 parsele bölünmüş. Her parsele bir numara verilmiş. Bir parseline Muş diyelim, bir parseline Antalya. Her parselin bir adı var Adana, Malatya, Kocaeli, Denizli, İzmir şeklinde uzayan giden isimleriyle 81 parsel. Sınırları çizilmiş bu bahçenin 7 ayrı bölgesi var. Yerleşim alanları kurulmuş bu bölgelerde, yaşam alanları inşa edilmiş. Ab-ı hayat pınarları gürül gürül akıyor. Göz alabildiğince uzayıp giden verimli toprakları var bu bahçenin. Yeraltı kaynakları desen petrolü, boru, bakırı mermeri, demiri... say say bitmez. Yer üstü kaynakları desen akarsuları, gölleri, dağları, ovaları her köşesi ayrı bir cennet bu bahçenin. Tarih boyunca sahip çıkmak isteyenler olmuş bahçeye, üzerinde nice badireler yaşanmış, bu yüzden de mazisi birçok medeniyetin kültürel ve tarihsel mirasıyla doludur. Camileri, kiliseleri, bedestenleri, yalıları, köşkleri, sarayları... Örfleri ve adetleri 7 etnik kökenden,7 ayrı millet yaşamış bu bahçede. Ekmesi, biçmesi hep bir elden alın teri akıtılarak yapılıyor. Peki, sahibi kimdir bu devasa bahçenin? Bu bahçenin sahibi halktır diyelim, bir de isim mi lazım bu bahçeye biraz düşünüp karar verelim, falanya bahçesi, filanya bahçesi derken bu bahçeye biz Türkiye diyelim.
Türkiye bahçesinin sahibi halktır dedik, yedi etnik kökenden yedi ayrı milletten bahsediyoruz. Aynı dinden, aynı ırktan, aynı dilden olmasalar dahi bir arada huzur içerisinde yaşamayı pek bir güzel beceriyorlar bahçemizin sakinleri. Örnek vermemiz gerekirse alevi olduğu için nefret dolu gözlerle bakılan ve evleri işaretlenen tek bir Aleviye rastlayamazsınız, Kürtçe konuşuyor diye şiddete maruz kalan tek bir Kürt yoktur bu bahçede, örtündüğü için çağ dışı muamelesi yapılan bir bireye denk gelmeniz olanaksız(!) Bahçemizde refah içinde mutlu mesut yaşayabilirsiniz. Ab-ı hayat pınarları gürül gürül akıyor, her bir köşesi ayrı bir cennet olan bu bahçede kimin kime neden garezi olsun ki. Hem bu bahçenin insanları ayrı bir güzelliğe erişmişlerdir. Sevgi, saygı ve hoşgörü ile harmanlanmış bir yapıya sahiptirler(!) Çevreye oldukça duyarlı olan sakinlerimiz aynı zamanda doğayı sevmeyi, doğayı korumayı kendilerine ilke edinmişlerdi(!) Öyle ki çevreyi kirleten doğaya zarar veren kimselere rastlamak çok zordur(!) Tarihi değerlerin ve mirasların da pek bir değer gördüğü bahçemizde tarihi bütün güzellikler korunur. Misal 1500 yıllık lahitin üzerine sprey boya ile "seni seviyorum falanca kişi" şeklinde aşkını tarihe kazıyan cahillere denk gelmeniz olanaksız(!), hele ki 500 yıllık tarihi ahşap bir kapının bahçe yetkililerince restorasyon düzenlemesi adı altında PVC bir kapı ile değiştirilmesi söz konusu bile olamaz(!) Bizim bahçemiz de tarihi değerler ve doğal güzellikler son derece iyi bir şekilde korunuyor(!) Bahçemizi öve öve bitiremeyeceğiz. Elbette daha yeni başlıyoruz hatta haydi gelin bizim bahçemizde ki ekonomiye bir bakalım. Alım gücü yüksek olan, döviz kurlarını kendi para biriminden daha değersiz bir hale getirmiş, dışa bağımlılığı olmayan, güçlü bir ekonomiye sahip olan bahçemizde tarım alanları üretkenliğiyle bahçe hazinesine ciddi gelirler sağlıyor. Bahçemizde sosyal haklar korunurken, işveren ve işçi hakları gözetiliyor. Misal sigortasız ve asgari ücret altında işçi çalıştırmanız imkânsızdır, herhangi bir ağır sanayi, hizmet sektöründe çocuk çalışana rastlamanız çok zordur. Türkiye bahçesinde insan hakları ve hayvan hakları çok üst düzeylerde korunuyor. Hukukun üstünlüğü üzerine üstünlük tanımayan bahçemizde adalet işleyişi hukukun tarafsızlığı göz dolduran güzelliktedir. Bir kadın cinayeti mi oldu en üst sınırdan cezalandırılır. Çocuk istismarı mı var, o kişi hadım edilir, başka çocuklara bunu yapmasına müsaade edilemez. Kadının giydiği elbise, gezdiği mekân öldürülmesi, tecavüz edilmesi için normal karşılanamaz(!) Bizim bahçemizde sokak ortasında kadına şiddet mi... ASLA! Bahçemizde bu gibi kirli suçların cezasız kalmasına yüksek vicdanlı, adaletli yargı sistemimiz asla müsaade etmez. Sokaklarında dolaşırken keyif alacağınız bahçemizde hayvana şiddet katiyen kabul görülemez. Hayvana şiddet kesin bir suç unsurudur. Sokakta mahsumca yatan bir köpeğin sokaktan geçen insanlarca tekmelenmesine asla şahit olamazsınız. Kaldı ki birbirine zincirle bağlanmış anne kaplumbağa ve yavru kaplumbağa görmek, bacağı kolu kesik kediler görmek. Hayır hayır. Türkiye için imkânsız bunlar. Bizim bahçemizde aç gezen, kimsesiz, yoksul, işsiz kimselere de denk gelemezsiniz.
Sosyal devlet yapılanması dört dörtlük işleyen bahçemizde yetkililer aş evlerinde kimsesizlerin kimsesi olurken, işsiz olan güruha da işsizlik ödemesi yaparak bahçemizin sokaklarında yüzü asık bahçedaşlarımızın olmasını önlüyor. Bu yüzden aç kaldığı için çöpü karıştıran ya da sefalet içinde ölen, işsiz ve çaresiz olduğu için ailesinin geçimini sağlayamadığı gerekçesiyle bunalan ve intihar eden kimseler yoktur. Türkiye refahın zirvesini görmüş nerede görebilirsiniz açlıktan, işsizlikten kendini yakanı.. Yapmayın yahu vicdanlı olun.Bizim bahçemizde insanlarımız mutlu mesuttur ferahlıklar içindedir, ah bizim yazı ayrı kışı ayrı güzel bahçemiz. Harikalar diyarından bir köşe sanki. Fırsatlar başkenti, hayallerin diyarı, yediden yetmişe her bireyin huzuru ve ruh sağlığı için kurulmuş bir tesis gibi. Bizim bahçemiz dışındaki bütün bahçeler bize gıpta ile bakıp bizim bahçemizde yaşamak için can atıyorlar. Eğitim, sağlık, adalet alanında kendini son derecede geliştirmiş bahçemize elbette ki gıpta ile bakılacak. Eğitim sistemimiz öğrencilerimizin başarı yüzdelerini artıracak şekilde işler. Her öğrenci kendisinin başarılı olduğu alanda ilerlemekte özgürdür bir sınıfa kapatılıp kapasiteleri önemsenmeden ortak dersler verilmez. Müzik alanında ilerlemek isteyene de yol açıktır, spor alanında da tıp alanında da. Bu yüzden bilime meraklı bireyler yetişir bu bahçede, meslek kaygısı taşınmaz çünkü zaten bu bahçede onlara işsizlik dokunmaz(!)
Bizim bahçemiz başarı derecesi tek tip herkesin aynı sorulardan sorumlu olduğu sınavlarla belirlenmez yetenek ve ilgi alanlarına göre başarı dereceleri belirlenir. Sağlık alanında hastanelerimiz ve sağlık çalışanlarımız ise ayrı bir mükemmelliktedirler (Burayı kısa kestik.) Şiddet içerikli cümleleri sevmediğimiz, sağlık sektöründe de şiddetten çok bir şey olmadığı için). Gel gelelim adalet, nedir adalet dediğimiz şey hak ve hukuka uygunluk; hak ve hukuku gözetme ve yerine getirme; doğruluk. Bizim bahçemizin olmazsa olmazlarındandır. Çok gelişmiş bir adalet yapılanmasına sahibiz. Adaleti sağlamakla yükümlü olan yargı kurumlarımız makam, mevki, statü, kimlik sorgulamadan hak yerini bulsun diye adalet terazisinin kefelerini sarsmadan, eşit tutmak namına var güçleriyle emek veriyorlar. Bizim bahçemizde hukukun üstünlüğü zenginlik ve statüden önce gelir. Misal sarhoş olduğu için ölümlü bir trafik kazasına neden olmuş bir trafik magandasının babası falanca yerde başkanmış, vekilmiş, müdürmüş, nüfuzluymuş diye cezasız kalmaz. Hak neyse yerini bulur. İşte böyle bir yer bizim bahçemiz. Bir de yönetimi var ki, yöneteni var ki bu bahçemizin bütün bahçe sakinleri yönetim ve yönetenden son derece memnundur. Bahçemiz genelinde yapılan hizmetler ile sosyal devlet yapılanması adına attığı adımlar, genç ve dinamik nüfusa sunduğu imkânlar ile adından sıkça söz ettiren yönetim çalmak çırpmak, kara para aklamak gibi suçlardan bi haberdir.
Harika bir idarecilik anlayışıyla hareket ediyor adam kayırma, yolsuzluk, haksız kazanç, rantçılık gibi hukuksuzluklara asla müsaade etmeyen, bizden olanın başımız üstünde yeri var bizden olmayanın ise canı cehenneme gibi bir mantıkla hareket ettiği görülmüş duyulmuş şey değildir(!) Hele ki yönetimin veya yönetenin ya bizim dediklerimiz harfiyen yerine getirilir yahut sonuçlarına katlanırsınız gibi despotane tavırlarına denk gelmeniz mümkün değil.
Her şey demokrasinin gerektirdiği gibi, demokrat bir şekilde işleyip gidiyor. Türkiye bahçemiz ellerimizi sıcak sudan soğuk suya daldırmayacak iken, 81 parselimiz 7 milletten olmasına rağmen uyum içerisinde yaşıyor iken, demokratik bir yönetim şekli ile yönetiliyor iken, eğitim sağlık ve adalet sistemleri gelişmiş iken, ekonomimiz bütçe fazlası veriyor iken, sosyal devlet anlayışı bu kadar gelişmişken, işsizlik sorunu yok iken gelecek kaygısı yaşatmıyor iken, bir başka bahçede yaşamak isteğini kim söyleyebilir ki? Uzun uzadıya anlatmak gerekiyor ya neyse kısa tutalım bizim bahçemizde yok yok.
Sizin de var mı böyle bir bahçeniz?