Deva Partisi Bitlis 1. Olağan İl Kongresini Gerçekleştirdi! Ali Babacan

Demokrasi ve Atılım Partisi Bitlis 1. Olağan İl Kongresini gerçekleştirdi! Açılış konuşmasını yapan Deva Partisi Bitlis İl Başkanı Burhan Aksoy yaptığı açıklamadan sonra sözü Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a bıraktı. Babacan partisinin Bitlis’teki 1. Olağan kongresinde yaptığı konuşmada eğitim, ifade/düşünce özgürlüğü, adalet, yargı, yönetim şekli, Kürt sorunu, Kürtçe dili, ekonomi başlıklarının yanı sıra Bitlis’in sorunlarına da değindi.

Deva Partisi Bitlis 1. Olağan İl Kongresini Gerçekleştirdi! Ali Babacan
12 Ekim 2020 - 13:58 - Güncelleme: 12 Ekim 2020 - 14:07
Demokratik ve Atılım Partisi Bitlis 1. Olağan İl Kongresini gerçekleştirdi! Açılış konuşmasını yapan Deva Partisi Bitlis İl Başkanı Burhan Aksoy yaptığı açıklamadan sonra sözü Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a bıraktı. Babacan partisinin Bitlis’teki 1. Olağan kongresinde yaptığı konuşmada eğitim, ifade/düşünce özgürlüğü, adalet, yargı, yönetim şekli, Kürt sorunu, Kürtçe dili, ekonomi başlıklarının yanı sıra Bitlis’in sorunlarına da değindi.
Konuşmanın sonunda teşkilatının, Babacan’a hediye takdiminin ardından Tatvan’a geçen heyet esnaf ziyaretinde bulundu.

Deva Partisi İl Başkanı Burhan Aksoy yaptığı açılış konuşmasında şunlara yer verdi: “Hoş geldiniz Sefa Geldiniz ‘Hun Be Xer Hatin Serseran Serçavan Hatin’ sayın genel başkanım ve kıymetli misafirlerimiz Gavs-ı Hizani’nin, Bediüzzaman-ı Said Nursi’nin, Şerefhan’ı Bitlis-i’nin, bilim insanı Fuat Sezgin’nin; ilimin, evliyaların ve medreselerin şehri Bitlis’imize hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Ahlat’ıyla, Adilcevaz’ıyla, Mutki’siyle, Norşin’iyle, Tatvan’ıyla, Hizan’ıyla şehrimiz Bitlis’imizde sizleri misafir etmekten onur ve mutluluk duyuyoruz. Türkiye son yıllarda zorlu süreçlerden geçiyor. Toplumda beliren adalet liyakat ve özgürlük arayışı 9 Mart 2020 tarihinde 90 kurucu üyemizin iradesiyle kurulan Deva partimiz ile vücut bulmuştur. Bu yolculuğu asil bir yolculuk olarak görüyoruz. Bu hareketin parçası olmaktan Bitlis’te bu hareketin kurucu il başkanı olmaktan onur duyduğumu belirtiyor bu göreve layık gören başta sayın genel başkanıma ve görevin tevdi edildiği günden bugüne Deva Partimiz için sahada ter döken parti yöneticilerimize, üyelerimize, gönüldaşlarımıza ve destek veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Sayın Genel Başkanım tarafıma il başkanlığı görevi 10 Temmuz'da tebliğ edildikten sonra kurucu heyetimiz ile birlikte hızlı bir şekilde tüm ilçelerimizde teşkilatlanmayı tamamlamış ardından kongre sürecini başlatmış Ahlat ilçemiz hariç diğer tüm ilçelerimizde kongrelerimizi tamamlamış bulunmaktayız. Bugün itibariyle de İl Kongremizi bitirmiş olacağız. Bu süreçten sonra tüm teşkilatımızla beraber yarın seçim olacakmış gibi çalışmaya başlayacağız. Sayın Genel Başkanın kıymetli misafirler Bitlis en az 5000 yıllık tarihe sahip olan kadim bir şehir. Bitlis Selçuklu Devletinden Urartulara tarihe yön veren devletlerin ve önde gelen isimlerinin varlığına ev sahipliği yapmış oldukça önemli bir şehir. Her dinden milletin birlikte özgürce yaşamını sürdürdüğü bir kültüre sahip bir şehir. Bitlis Kalesi, İhlasiye Medresesi, dünyanın en büyük 2’nci krater gölü olan Nemrut Krater Gölü, Ahlat Selçuklu Mezarlığı, Emir Bayındır Kümbeti, El Aman Hanı ve sayamadığım daha nice tarihi ve kültürel yapıya ev sahipliği yapan bir şehir. Ancak bu güzelliklerinden bahsettiğimiz kadim şehrimiz Bitlis’imize ait acı gerçeklerin yer aldığı fotoğrafı da büyük bir üzüntüyle paylaşmak zorundayım. Şimdi sıralayacağım verilen eminim sizin de içinizi burkacaktır. Türkiye'nin yaşamak ve çalışmak için en uygun şehirleri hangileri sorusunun yanıtını arayan özel bir kuruluş olan Forbess’e göre Bitlis 77’nci sırada. Tarihindeki zengin medrese kültürüne rağmen bugün eğitim düzeyi açısından 70’nci sırada. Resmi işsizlik oranı %25,9 ile en yüksek sıralarda. Ve Bitlis’te 2018 yılında İŞKUR'un bünyesinde kamu kurum ve kuruluşlarına çalıştırılmak üzere 900 temizlik görevlisi alımı için 16 Bin 665 kişinin başvuru yaptığı basına da yansıyan içler acısı bir durum. Yine İŞKUR verilerine göre sadece 2019 yılında kayıtlı işsiz sayımız 30 Bin. Gerçek işsizliğin bu rakamların çok çok üstünde olduğu tüm Bitlis her tarafından da biliyor. 2019 yılında kentimiz 19 Bin 097 kişi göç vermiş durumda. Kırsal kesimde yaşayan nüfusumuz her geçen gün azalıyor. İşsizlik nedeniyle köyden kente oradan da batıya yoğun genç göçleri yaşanmakta ve bu gençler ağırlıklı nüfusun %53’ünü oluşturmakta. Gençlerimizin çoğunun geleceğe dair umudu düşük. Bunun bir sonucu olarak gençlerinizin uyuşturucu madde kullanım oranlarının her geçen gün ilimizde arttığını görüyoruz ve biliyoruz. Bölgeden göç eden yalnız gençler değil elbet. Ülkemizdeki Kürt sorunu ve bunun bir sonucu olan güvenlik talepleri ile bölgeden yatırımcı göçleri ile yaşanmakta bu güvenlik sorunu bölgeye yapılacak iş gücü yoğun yatırımlarında büyük ölçüde önüne geçmektedir. Tarım ve hayvancılık durma noktasına gelmiş durumda. Tarım ve hayvancılık teşviklerinin siyasi referanslar ile verildiği ve genellikle farklı amaçlar için kullanıldığını biliyoruz. 2020 ÖSYM yerleştirmesine göre Bitlis Eren Üniversitesinde hemşirelik bölümü hariç hiçbir bölüm dolmadı. Daha önceki yıllarda daha öğrencilerin tercih etmemesi sebebiyle birçok bölümde kapatılmıştır. Şehrimiz Bitlis ortalama yıllık fert geliri sıralamasında 10 Bin 965 TL ile son sıralarda yer alıyor. İnsanlarımız mahkeme ile işleri olduğu zaman Avukat yerine gerçekçi bulmaya çalışıyor. Düşünce özgürlüğü sebebiyle ağır cezada yargılamalar Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma hedeflerinden olan barış, adalet ve güçlü kurumlar hedefine de oldukça uzak olduğumuzu apaçık göstermektedir. Bir tarafta işlenmemiş cevher gibi duran bir şehir, diğer taraftan beceriksiz liyakatsiz siyasetçi ve bürokratların bu cevheri ortaya çıkarmak için en ufak bir çaba göstermemesi, şehri kendi şahsi ikbal ve emellerine kurban etmesi şehrimizin makul tarihi olmuştur. İnsanları aslında geçici bir çözüm olan sosyal yardımlar çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ile adeta kendine bağımlı hale getiren bataklığı kurutmak yerine sinekleri öldürmekle uğraşan ve bunu bilerek yapan insanları kendi rızıklarından başka bir şey düşünemeyecek hale getiren bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. İnsan olma hasebiyle sahip olduğumuz değerleri bu anlayışla yok eden ve bunun sonucunda insanlıktan uzak bir yönetim ile muhatap olmamıza sebep olan bir anlayıştır bu. Aynı anlayış siyasetini menfaat temin etme ve nepotizm üzerine kurgulanmıştır. Ülkenin sermayesini 3-5 vatandaşta toplamıştır. Kurmuş oldukları düzenin devamı içinde pervasız bir şekilde ne kural tanımaktadırlar ne de bir değer gözetmektedirler. Her ülke genelinde hem de bölgede asgari yaşam standartlarına bile sahip olamayan binlerce vatandaşımız eğitimde fırsat eşitliğinden mahrum binlerce öğrenci ve aileleri özel sektörde, günden güne eriyen küçük esnaf ve girişimci, her güne yeni zamlarla uyanıp ekmeğinden tasarruf etmeye başlayan emekli, geleceğe umutla bakmak isteyen gençler ve düşünceleri ifade etmekten korkan tüm sessiz çığlık sahipleri artık değişimin doğruluğu konusunda hemfikir. Sorunlarımızın hepsini anlatmaya süre yetmeyecektir. Her gittiğimiz yerde gönlümüz ve desteğimiz sizinle. Ne olur çalışın bu iktidarı değiştirin. Artık dayanamıyoruz diyenleri görüyoruz. Yine Deva Partimizin il ve ilçe teşkilatlarına vatandaşlarımızın akın etmesine tanıklık ediyoruz. Vatandaşlarımızdaki heyecan ve beklenti çok rahat bir şekilde görüyoruz.  İnşallah Deva zor günlerimizde de Deva olacaktır. Sözlerimi büyük üstad Sezai Karakoç'un umut dolu şiirinden dizelerle tamamlamak istiyorum. Umutsuzluk yok gün gelir Gül de açar Bülbül’de öter. Hepinizi saygıyla selamlıyorum” diyerek sözü Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a bıraktı.


Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan partisinin Bitlis’teki 1. olağan kongresinde yaptığı konuşmada eğitim, ifade/düşünce özgürlüğü, adalet, yargı, yönetim şekli, Kürt sorunu, Kürtçe dili, ekonomi başlıklarının yanı sıra Bitlis’in sorunlarına da değindi. Halkı partisine davet eden Ali Babacan yaptığı konuşmasında şunları söyledi;

“Deva Partisinin değerli Genel Merkez Kurulu Üyeleri, Bitlis il teşkilatımızın çok değerli başkanı değerli ilçe başkanlarımız teşkilat mensuplarımız sevgili Bitlisli gönüldaşlarımız. Türkiye'nin farklı illerinden gelip bugün bizlerle beraber olan saygıdeğer konuklarımız. Değerli basın mensupları, ekranları başında bugün bizleri izlemekte olan tüm vatandaşlarımız hepinizi en içten dileklerimle selamlıyor bugün burada Bitlis ilimizin 1. olağan kongresine il Kongresi'ne hoş geldiniz diyorum.
Her köşesinde farklı medeniyetin izleri olan tarih dolu şehrimiz Bitlis. Bugün binlerce yıllık medrese geleneğiyle bu toprakların kadim ilim diyarlarından birindeyiz. Bugün çok kültürlü çoğulcu yapısıyla kardeşliğimizin en güzel timsallerinden bir şehirdeyiz. Bugün burada biz kendimizi evimizde hissediyoruz. Hepinize tüm Bitlislilere misafirperverliğinizden dolayı ve bize göstermiş olduğunuz bu sıcak karşılamadan dolayı teşekkür ediyorum.
Bu kadim topraklar hepimizin evi. Tüm kimliklerin, renklerin ortak evi. Kürd’ün, Türk’ün, Arap’ın evi. Binlerce yıllık ortak evimiz. Bizde evimizde olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyuyoruz, güven duyuyoruz, heyecanımıza heyecan katıyorsunuz iyi ki varsınız sağ olun var olun. Değerli konuklar, değerli katılımcılar memleketimiz büyük sorunlar yaşıyor. Zor günlerden geçiyoruz. Ama biz bu zor günlerin ülkemizin kaderi olmadığını ülkemizin bunları hak etmediğini bildiğimiz için Deva Partisi olarak yola çıktık ve çok çalışıyoruz. Biz hamasetle toplumu kutuplaştıranlardan değiliz. Derde Deva olmaya geliyoruz. Biz halkımızın sorunlarını gözlerini kapatıp sadece kendi şahsi ikbalini düşünenlere karşı ülkemize çözüm olmaya geliyoruz. Biz doğu-batı ayrımı zengin-fakir ayrımını, kadın-erkek ayrımına sona erdirmeye geliyoruz. Biz Türkiye'nin haysiyetli insanlarına yaraşır bir ülkeyi inşa etmeye geliyoruz.
Kıymetli dostlar güzel şehrimiz Bitlis’in sorunlarını biraz önce değerli il Başkanımız sizlerle paylaştı. Bizler de takip ediyoruz biliyoruz. Ülkemizin her köşesinde olduğu gibi burada da halkımız adaletsizliği derinden hissediyor” ” diyerek sözlerine başladı.


İş kaybı, eğitim kalbi, hak kaybı, sağlık kaybı, değerler kaybı ile vatandaşlarımız aslında her şeyini kaybediyor. Parasını, geleceğini, canını kaybediyor. Ama Bitlis çocuklarını eğitimsiz bırakanlar yüzünden en çokta geleceğini kaybediyor. Evet! Bitlis maalesef çocuklarımızın eğitimde devletin önemli ihmalinde sebep olarak kattığımızda maalesef geri kalmış durumda. Biraz önce yine üniversitelerdeki durumu, işsizlik rakamlarını hep beraber sizlerde dinlediniz. Çocuklarımız hele kız çocuklarımız eğitimden mahrum bırakılıyor. Yeterli okul yapılmaması, okulsuz köyler bırakılması, yeterli eğitimci istem edilmemesi, kitap ve diğer eğitim araçlarının tedarik edilmemesi sebebiyle çocuklarımız eğitimden mahrum kalıyor. Bizlerin anne-babalar olarak en büyük derdimiz çocuklarımızın eğitimi. Biliyorum Her biriniz evlatlarınızın bu ülkenin çocuklarının eğitimde yaşadığı adaletsizliğin acısını derinden hissediyorsunuz. Hükümet Pandemi döneminde çocuklarımıza uzaktan eğitim vermeyi maalesef beceremedi. Akıllarına her evde internet var mı? Acaba her evde bir bilgisayar var mı bir tablet var mı? Hatta ve hatta elektrik olmayan evlerde ne yapacak diye sormak bile gelmedi. Bu bir tercih olamaz. Bugün hükümet üyeleri devlet parasını harcarken maalesef hoyratça davranıyorlar. Ülkenin her köşesine eşit şekilde tüm imkânları sunmak zorundalar oysa. Evet! eğitim için benim Norşin’deki evlatlarıma kardeşlerime bilgisayar vermek zorunda. Benim Hizan’daki evlatlarımın dersleri girebilmesi için internet altyapısını güçlendirmek zorunda. Çünkü eğitim hakkı devletin anayasal bir ödevidir görevidir. Herkese fırsat eşitliği çerçevesinde devlet eğitim imkânı sunmak zorundadır. Ama ülkenin ilgili Bakanı’da yoğun katılım dediği sebebiyle sistemin Eba sisteminin çökmesine iyi haber diyor ne güzel ilgi var diyor sanki vatandaşın başka bir tercihi varmış gibi. Böyle devlet yönetilmez arkadaşlar. Çocuklarımızın geleceği ile oynamak iyi haber olamaz. Çocuklarımıza geleceğimize böyle bir kötülük yapamazsınız. Biz ortak bir gelecek inşa etmek üzere yola çıktık. Ortak geleceğimizin yolu işte bugünden geçiyor bugün Bitlis'ten geçiyor. Bugün gençliğimize yatırım yapmazsak onları yurtdışındaki akranlarından geri bırakmaya devam edersek nasıl olur da geleceğimizi aydınlatabileceğiz. Biz Bitlisli anne babaların sesini duyuyoruz. Kaygılarını biliyoruz. Geleceğin dünyasında evlatlarının iyi yerlerde olmasını istediklerini biliyoruz anlıyoruz. Biz gençlerimizin korkularını, eksiklerini, yoksunluklarını, hayallerini, taleplerini de biliyoruz. İşte bu yüzden biliyoruz ki Deva Partisi hepimizin tek umudu. Biz çocuklarımızın gençlerimizin her birinin dünyadaki yaşıtlarıyla eşit seviyede eğitim alabileceği, eşit hayat yaşayacağı, eşit ekonomik koşullara kavuşacağı ama en önemlisi de belki benzer hayaller kuracağı hedefler için çalışacağız. Türkiye için hazırız. Geliyoruz! Türkiye'nin devası hazır Bitlis'in devası hazır, Peki! Bitlis hazır mı?

Değerli konuklar bugün Türkiye’de insan hakları ayaklar altında eziliyor. İfade özgürlüğüne bakalım! Fikrini söyleyenler işsiz kalıyor, tutuklanıyor. Böyle olmaz arkadaşlar! Sırf beğenmediğiniz şeyleri söylüyorlar diye düşünce bir suç olamaz. Düşünceden suç olmaz. Eğer bu ülkede tek bir tane düşünce olsun istiyorsanız olmaz! Mümkün değil. İnsanların dilini kesemezsiniz, insanların düşüncelerini kontrol edemezsiniz, düşünce polisliği yapamazsınız. Herkesin aynı şeyi söylediği bir ülkede bir düzen olmaz o düzenin adına demokrasi denmez. Unutmayın! Çevrenizde hep aynı şeyler söyleyenler olursa hakikatle bağınızı tamamen kesersiniz. Görüyoruz, izliyoruz! Bu ülkede birileri çıkacak yanlış yapıyorsunuz diyecek! Biz size yanlış yapıyorsunuz diyoruz. Biz hakikatle bağınızı kestiniz artık adalette yanınızdan geçmiyor diyoruz ama duymuyorlar. Ya da duymamazlıktan geliyorlar. Demokratik bir hukuk devletinde değerli arkadaşlar eleştiriden korkulmaz. Küçük bir grup tek bir karar mercii memleketin bütün sorunlarını göremez çözemez. Halkı dinleyeceksiniz. Problemleri anlayacaksınız. Eleştirenleri dinleyeceksiniz. Hatasız Kul Olmaz! Ülkenin başındakiler hükümettekiler halka temasını kestikleri için Ülke şu anda maalesef bu duruma düşüyor. Bakmayın bazı görüntülere. Çok dar bir kesimle artık irtibat halinde şuandaki hükümet. Kendileri çalıp kendileri oynuyor. Deniz kesimlerdekilerle irtibatlarını kopardılar. Farklı düşünenleri görmek istemiyorlar duymak istemiyorlar. En ufak eleştireni hemen işten kovdurtuyorlar. Ya da alıp tutuklatıyorlar. Yargı süreçleri başlatıyorlar. Bastırmayla sindirmeyle bu Ülkeyi yönetemezsiniz.
Değerli arkadaşlar biz eleştirilerimizin haklılığından güç alıyoruz. Haklı olmanın gücünü yaşıyoruz. Bir bakıyorsunuz
sosyal medyada eleştiri yapan gençler tutuklanıyor. Klavye ya! Küçücük telefonun ekranından birkaç cümle yazmış çocuk.  Akıllı telefonun ekranından korkuyorlar. Klavyeden korkuyorlar! Bir bakıyorsunuz gazeteciler tutuklanıyor. Ne istiyorsunuz her gazete aynı manşetle mi çıksın istiyorsunuz. Farklı hiçbir görüşe yer verilmemesini mi istiyorsunuz? Her insan bütün vatandaşlar tornadan çıkmış birbirinin kopyası mı olsun istiyorsunuz? Gazetecilere, düşünürleri, yazarları papağan olsun söylediklerinizi tekrar etsinler mi istiyorsunuz? Bunların hiçbirisi kaderimiz değil ve emin olun hak ve özgürlüklerle ilgili bu sorunları düzelttiğimiz zaman adaletle ilgili hukukla ilgili özgürlüklerle ilgili soruları çözmeye başladığımız zaman ekonomide de doğru politikalarla ülke ayağa kalkmaya başlayacak. Şu anda yaşadığımız işsizlik, hayat pahalılığı, ekonomik sorunlar bu ülkenin kaderi değil! Şu anda dış politikada yaşadığımız sıkıntılar bütün komşuların bize düşman olması bu ülkenin kaderi değil! Dış politikayı da eğitimi de sağlığı da inşallah biz düzeltiriz. Çünkü bu bir zihniyet problemi. Hakkı, adaleti, dürüstlüğü, liyakati ilke edinirseniz inanın her şey düzelir. Biz düzelteceğiz! Deva Partisi düzeltecek.

Değerli arkadaşlar ben bugün Batman'da da ifade ettim şu andaki yönetime şuandaki hükümete bakıyoruz maalesef maalesef diyorum Türkiye ehil ellerde değil! Bir ülkenin ayağa kalkması Bir ülkenin dertlerine çözüm olması ancak dürüst ve ehil yöneticilerle olur. Bakın biz yeni kurulmuş bir siyasi partiyiz. 7 ay oldu henüz. Ancak il genel merkez kurulun üyelerine şöyle bir bakın. Şöyle bir il başkanlarımıza bakın. İllerdeki yönetim kurulumuza bakın. İlçe yönetim kurulumuza bakın. Bütün teşkilatımıza şöyle bir bakın inanın bu hükümetten iyi! Bu yönetenlerden iyi 10 tane hükümet çıkarız biz. Bu ekiple bu kadroyla! Şöyle bakıyoruz ekibimize bakın sadece Türkiye'nin değil inanın dünyanın en iyi hukukçuları bizimle, dünyanın en iyi iktisatçıları bizimle, sağlık alanında, eğitim alanında, kültür sanatta, teknolojide, aklınıza her gelen alan da çok güçlü ekibimiz var. İşini bilen dürüst bir ekibimiz var. Ve işte biz bu ekiple yola çıktık. Biz ekibimize güveniyoruz. Ve üstelik bu ekibimiz her ay her hafta gün her saat Türkiye’nin dört bir yanında genişliyor. Toplumumuzun tüm kılcal damarlarına kadar genişleyen büyüyen bir partimiz var çok şükür! Hangi ilimize gitsek hangi ilçemize geçsek çok güzel bir coşku insanların gözlerinde bir umut ışığı var. Bunu Çorum'da gördük, Diyarbakır’da gördük, Batman’da gördük, şimdi o umut ışığını burada Bitlis'te sizlerin gözünde görmek gerçekten bizleri çok çok mutlu etti.

Arkadaşlarımızla beraber Diyarbakır'dan geldik. Sokak sokak Diyarbakır’ı gezdik. Esnafımızı dinledik. Kadınlarımızı dinledik. Batman’ı dinledik. Gençlerimizi dinledik. Adaletsizlik ayrımcılık haksızlıktan söz ediyor herkes. Günümüz Türkiye’sinde bir utanç olsa da hala bu adaletsizliklerin en temel meselelerden birisi adaletsizlik dediğimiz alanda en önemli sorunlarından birisi değerli arkadaşlar Kürt meselesi! Dünde dile getirdim bir kez daha yüksek sesle söyleyeceğim! Dostlarım ülkeyi yönetenler son yıllarda izledikleri yanlış politikalarla yanlış adımlarla Kürt sorunu maalesef yeniden gündemimize getirmiş durumda. Biz bunu bölgemizde de görüyoruz ama herhalde en iyisi de sizler günlük hayatınızda yaşıyorsunuz hissediyorsunuz ve bu iklim gerçekten ülkemiz için bölgemiz için Diyarbakır’ımız, Batman’ımız için Bitlis’imiz için iyi bir iklim değil.
2015 yılında o günkü Başbakan bir konuşmasında Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur diyerek önemli bir adım attı. Ama aynı kişi 2015 yılında dedi ki kardeşim ne Kürt sorunu ya! Artık Kürt sorunu Yok daha ne istiyorsunuz dedi ve çözümden vazgeçtiğini ilan etti.
2002 yılı öncesi Kürt sorunu deyince akla gelen ilk şey biliyorsunuz Kürtçe dili üzerindeki yasaklardı. Ve 2002-2015 arasındaki yıllar aslında bu dil üzerindeki Kürtçe üzerindeki baskıların son bulduğu, Kürtçe yayınların yapıldığı, Kürtçe afişlerin asılabildiği, Kürtçe televizyon kanallarının kurulduğu, üniversitelerde lisansüstü düzeydeki Kürtçe programların açıldığı ve şehirlerde boy boy Kürtçe tabelalarının boy gösterdiği yıllar oldu. Ama bugün görüyoruz ki Kürtçe eğitim veren enstitüler hem müfredat hem de kadro olarak zayıflıyor zayıflatılıyor. Kürt Dili Çalışmaları yürüten akademisyenler haklarında yargı kararı olmadan hatta soruşturma dahi açılmadan farklı yöntemlerle KYK’da dâhil olmak üzere mesleklerinden ihraç edilebiliyor. Vaktinde açılan Kürtçe tabelalarda bakıyoruz birer birer kaldırılıyor. Sizin bu milletin diliyle derdin nedir ya! Kürt vatandaşlarımızın dili analarının ak sütü kadar helaldir! İnsanımızın öz dilini anadilini bir çatışma konusu haline getirmeye hakkınız yok! Bu tarih öncesinden kalmış eskimiş köhne zihniyeti biz kabul etmiyoruz. Biz çok iyi biliyoruz ki de demokratik devletler gerçek anlamda katılımcı çoğulcu demokratik devletler vatandaşlarının anadili ihtiyaçlarına yönelik çözümü üretmekte mükelleftir. Bu devletlerin halkına sorumluluğudur bu! Gereğidir! Biz sorununuzu çok iyi biliyoruz. Ne derlerse desinler ne yaparlarsa yapsınlar biz çoğulcu demokratik bir hukuk devleti idealimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve o ideal olarak hep beraber kadro olarak büyük bir kararlılıkla çalışacağız yolumuza devam edeceğiz. Şu andaki hükümetin anlayışı baskıcı rejimlerin tek tip insan yetiştirme anlayışıdır. Kendilerinin aynısı olmayanın hatta şakşakçılık yapmayanı ötekileştiren hain ilan eden adeta yok görmeye çalışan yok etmeye çalışan bir anlayıştır bu. Biz Demokrasi ve Atılım Partisi olarak Deva Partisi olarak etnik, dini, mezhebi ve kütürel çeşitliliğimizi dikkate alarak toplumdaki tüm farklılıkları kapsayacak ve kuşatacak bir vatandaşlık anlayışını savunuyorsunuz. Ülkemizde bugüne kadar herkesi kucaklayan bir vatandaşlık anlayışının hayata geçirilememesi toplumdaki pek çok kesimin kendisine dışlanmış hissetmesine yol açmıştır.  Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Bunun ülkemizi ileriye taşınması mümkün değildir. Bunun halkımıza faydasının olması mümkün değildir. Türkiye ancak her bir vatandaşının toplumumuzun hangi kesimden gelirse gelsin ülkemizin hangi ilinde, ilçesinde, köyünde, mahallesinde yaşarsa yaşasın her bir vatandaşımızın kendisini bu ülkede eşit vatandaş; 1’nci sınıf vatandaş hissetmesi ile o iklimin oluşturulmasıyla ancak mümkündür. Tabi geçmişte çok yanlışlar var! Bugün çok yanlışlar yapılıyor. Ama biz geleceğe odaklanmak zorundayız dostlarım. Türkiye'nin yüzünü geçmişten bugüne ve geleceğe çevirmek zorundayız. Kimliği, inancı ideolojisi ne olursa olsun herkesi özgürlük, adalet, ehliyet, fırsat eşitliği, hesap verebilirlik ilkeleri etrafında yeni bir birlikteliğe davet ediyoruz. Artık konuşmaktan, fikirlerden, farklı kimliklerden, birbirinden, dünyadan, gelecekten, korkmayan; cesur, adil, özgür ve zengin bir Türkiye için biz hazırız Türkiye hazır Deva Partisinin hazır!

Saygı değer konuklarımız görüyoruz ki devlet şu anda iflas etmiş durumda. Ekonomi berbat durumda, eğitim zayıf, sağlıkta hizmetler zayıf, kimsenin yargıya güveni yok! Zaten devletin asli görevi değil mi bunlar? Önce halkınıza refahı sağlayacaksınız. Adaleti sağlayacaksınız ülkede. Fırsat eşitliği içerisinde en iyi eğitim imkânı sağlayacaksınız. Kim olursa olsun her bir vatandaşımızın iyi sağlık hizmetlerine ücretsiz olarak ulaşmasını sağlayacaksınız. Eğer bunları sağlayamıyorsanız siz daha niye oralarda oturuyorsunuz. Niye hala bu yönetimdesiniz. Niye hala ülkeye yük oluyorsunuz. Artık değişim zamanı geliyor arkadaşlar.
Dahası maalesef Türkiye işkence günlerine geri dönüyor. 90'lı yılların kayıp haberleri gibi haberler duymaya başladık. Biliyorsunuz 2 sene evvel Van’da mantar toplayan köylülere işkence uygulayan ve bunlara terörist diye adlandıranlar yargının köylülerin masumiyetini ispatlaması karşısında bir özürü dahi çok gördüler, dilemediler. Hatta birkaç hafta evvel yine Van’da helikopterden atıldığı iddia edilen vatandaşlarımız hastaneye kaldırıldı. Ve gözaltına alınan vatandaşlarımızdan Servet Turgut yoğun bakımdan çıkamadan ne yazık ki vefat etti. Yetkililer soruşturmanın sürdüğünü söylüyor. Dosya hakkında gizlilik kararı var. Bizde hangi aşamada olduğunu şu anda göremiyoruz. Ama size şunu sormak istiyorum. Bu bildiğimiz kadarı duyduğumuz kadarı bile bize çok şey anlatmıyor mu?
2000’li yıllarda işkenceye sıfır tolerans yaklaşımıyla yola çıkan ve faili meçhul cinayetlerin bir bakıma geri dönüşünün o işkencenin yapıldığı günlere geri düşünün alarm seslerini alarm zillerini sizlerde duymuyor musun? Fakat bunlar üstü örtülecek geliştirecek olaylar değildir. Biz bu ülkedeki herkese, yöneten her zümreye, her bir canın kıymetini anlatacağız. Biz Deva Partisi olarak demokrasi için önce insan demekten yorulmayacağız. Kamu görevlilerinin işlediği tüm suçların takipçisi olacağız. Çünkü bu halk; bu şehir, bu bölge bu ülke bunu hak etmiyor. Türkiye’de yaşayan her bir bireyin tüm haklarının güvencesi olmak için yola çıktık biz hazırız. Bu ülkede kimse kimliğinden, siyasi fikrinden, düşüncesinden ötürü hiçbir koşulda kötü muamele göremez. Görmeyecek!
Saygıdeğer dostlarım gelelim daha güncel bir gelişmeye. Biliyorsunuz 6 yıl sonra birden hatırlanan ve oldukça hızlı bir şekilde seyreden bir Kobani soruşturma sürecini şu anda izliyoruz. Şunu ifade etmek lazım 2014 yılında yaşanan ve 53 vatandaşımızın ölümüne yol açan şiddet olaylarının soruşturulması mutlaka gerekir, buna kimse itiraz edemez ve bağımsız ve tarafsız bir şekilde yargı bunun gereğini yapmalıdır. Fakat iktidar bu olayları kendi siyasi amaçları için adeta araçsallaştırıyor. Yargı birilerinin elinde toplumu terbiye edecek sopa olarak kullanılıyor. Arkadaşlar adalet milletin hizmetinde olmak zorundadır. Her bir yargı kararının altında biliyorsunuz hâkimler ne yazar millet adına der kararı imzalar. Yargı milletin hizmetinde olmak zorundadır. Oysa şuanda Türkiye'yi yönetenler yargıyı kendisine hizmet etmesi için sürekli baskı altına almaya çalışıyorlar. Ve yargı vatandaşımız üzerinde bir baskı aracı bir şantaj aracı olarak kullanılamaz bu kabul edilemez.
Yönetenler hükümet şuanda küçük ortaklarının da peşine takılmış hızlı adımlarla 90'ların Kürt politikasına doğru maalesef koşuyor. Ve muhalefet partilerini tehdit etme ihtiyaçları var. O yüzden meclisi adeta işlemez hale getiren siyasal iktidar ki meclis şu anda yeni sistemde maalesef fonksiyonlarını önemli ölçüde yitirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kastediyorum. Şimdide o meclisteki seçilmiş siyasetçiler bile keyfi yargılamalarla karşı karşıya bırakıyorlar. Biz demokratik zemini daraltanlara meşru siyaset kanallarını engelleyenlere karşı ısrarla siyaseti savunacağız. Biz halkımızın oyuna sizlerin oyunuza iradenize ve hatta tüm seçtiklerinize sahip çıkmak için buradayız. Bakın bunu parti ayrımı olarak söylemiyorum bir parti ayrımı yaparak söylemiyorum. Vatandaş gitmiş sandığa iradesini kullanmış hangi partiden olursa olsun bir belediye meclis üyesi seçmiş bir Belediye Başkanı seçmiş bir milletvekili seçmiş. O seçilmişin hakkını korumak bizim için bir ödev. Deva Partisi için bir ödev. Bu ilkesel bir meseledir. Biz seçmen iradesine bu kayyum atama modeliyle karşı çıkmak için buradayız. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi için buradayız. Biz aynı zamanda değerli arkadaşlar bu toprakları ölümü layık görenlere, siyaset yollarını kapatanlara ve akan kandan beslenenlere karşı durmak için buradayız. Biz terörün şiddetin her türlüsüne karşıyız. Biz gencecik çocuklarımızı analarından babalarından koparıp dağa çıkaran bu ülkenin insanını şiddet ile tehdit eden bu bölgenin güvenliğini güven ortamını bozan bu ülkenin kalkınmasının özellikle bu bölgenin kalkınmasının önünde en büyük engel olan terör örgütüne de sonuna kadar karşıyız. Biz sokağa çıkma yasağının tarihe karıştığı sabaha karşı operasyonların yapılmadığı bir Bitlis için buradayız. Biz bu halkı hukuksuz baskı politikaları ile devletin hukuksuz bir şekilde uyguladığı baskı politikaları ile örgütün şiddet baskısı arasında sıkıştırmasına karşıyız; bunu önlemek için buradayız. Biz demokratik siyaset için hazırız buradayız.

Değerli misafirlerimiz vatandaşlarımızın insan hakkı olan temel insan hakkı olan bütün haklarının koşulsuz pazarlıksız müzakeresiz bir biçimde ve tek taraflı olarak tanınması gerektiğine inanıyoruz. İnsanın insan olmaktan kaynaklanan doğuştan zaten kendisine ait olan hakların pazarlık konusu edilemeyeceğini söylüyoruz. Hakların oylamaya tabi tutulamayacağından bahsediyoruz. Hakların bir lütuf gibi alınacak verilecek bir şey olmadığına inanıyoruz ve milletimizin doğuştan sahip olduğu tüm hakları olduğu gibi tanıyacağız. Asla ve kat-a pazarlık konusu etmeyeceğiz müzakere konusu etmeyeceğiz. İşte bugün koşulları şöyle böyle gibi mazeret üretmeyeceğiz. Biz Deva Partisi olarak şu andaki iktidar partisinin küçük ortağının peşine takılarak ortadan kaldırdığı ya da kullanılamaz hale getirdiği bütün demokratik hakları vatandaşlarımıza tekrar sağlayacağız.
Kendi vatandaşlarından korkan kendi vatandaşlarını düşman gören düşman ilan eden tehdit gören güvenlik soruşturmaları yürüten hukuksuz ve haksız soruşturmalarla vatandaşlarımızın işlerine engel olan anlayışı bu topraklarda barındırmayacağız.

Değerli arkadaşlarım ekonomimiz şu anda son 20 yılın gerçekten en kötü seviyesinde. Ülkeyi yönetenler yalan rakamlarla kandırmacayla gerçekleri farklı sunmaya çalışarak halkımıza başka bir ekonomik tablo sunmaya çalışıyor. Bakın enflasyon ilan ediyorlar yüzde 10, 11, 12. Esnafımız gidip de mal alıp rafına koyuyor. Geçen sene kaça alıyordu bu sene kaça alıyor bilmiyor mu? Soruyoruz esnafa yüzde 30 diyor 40 diyor 50 diyor. Hükümet ne açıklıyor yüzde 10, 11, 12. Halkımız, vatandaşlarımız, ev kadınlarımız, işçimiz, emeklimiz, çarşıya pazara gittiğinde aynı ürünü geçen sene kaça alıyordu bu sene kaça alıyor bilmiyor mu? Hangi ürünleri yüzde 5-10 arttı. Diyorlar ki biz kura bakmıyoruz, önemsemiyoruz ama vatandaş bakıyor. Vatandaşımız sizden daha iyi biliyor kur arttığında benzine, mazota zam geldiğini. Kur arttığında elektriğe zam geldiğini. Kur arttığında döviz kuru arttığında a'dan z'ye bütün ürünlerin fiyatlarının er ya da geç az ya da çok arttığını vatandaşımız çok iyi biliyor. Onun için vatandaşımız tabii ki döviz kuruna bakıyor. Siz başka yerlere bakıyor olabilirsiniz. Aklınız kafanız başka yerlerde olabilir ama bu vatandaşın bir geçim derdi var. Memlekette bir işsizlik söz konusu. Bakın Cumhurbaşkanlığı sistemi başladığı günlerde daha yeni şundan birkaç sene önce dolar kuru kaçtı bugün kaç? Baktığımız zaman neredeyse değerli arkadaşlar ikiye katlamış durumda. Yaklaşık 4 liradan 8 liralara gelmiş. Bu ne demek kendi paramız yarı yarıya değer kaybetmiş demek. Bu birkaç yılda oldu birkaç yılda. Paramızı pul yaptılar. Paramızın itibarını yerle bir ettiler. Ve galiba halkı cahil zannediyorlar. Şimdi halkımız inanın sizden çok iyi biliyor bu işi. Kusura bakmayın! Kimse kimseyi kandırmasın. Bu ülke fakirleşiyor. Bunu iliklerimize kadar hissediyoruz arkadaşlar. Geçen hafta açıklanan ekonomik program da adeta bunun bir tescili oldu. Kendilerinin açıkladığı bir program. 2013'te 961 milyar dolara ulaşan milli gelirimiz bu yıl 702 milyar dolara düşüyor arkadaşlar. 702! Bu hükümetin kendi açıkladığı itiraf ettiği rakam. Ya bu 700 milyar doları biz ta 14 yıl önce gördük. Yani Türkiye adeta 14 yıl geriye gitmiş durumda. Toplam milli gelir açısından. 230 milyar dolardan aldık zaten 5-6 yılda biz bunu 700 milyar dolara çıkarttık. Benimde hükümetten olduğum ve ekonomiden sorumlu olduğum dönemde bu oldu. Eee! Bakıyoruz sürekli patinaj patinaj. Patinajda tutmuyor artık geri geri kaymaya başlıyor. Ve güven olmadan değerli arkadaşlar güven olmadan ekonominin toparlanması mümkün değil. Bakın fert başına milli gelirde 12 bin 594 dolardan 8 Bin 381 dolara düşmüş durumda. İsraf ve yanlış yönetim sonucu hükümetin bütçe açığı tarihin en yüksek seviyelerinde. Ben ve arkadaşlarım ekonomi yönetimini bıraktığımızda merkezi hükümetin bütçe açığı 24 milyar liraydı. 24! Yıl 2015. Bu yıl 2020’de hükümetin kendi açıkladığı bütçe açığı tam 239 milyar. 10 katı 10! Öyle yüzde 3-5-10-20 artmamış bütçe açığı 10 katına çıkmış. Niye israf var! Doğru yönetilmiyor ki memleket. Faiz ödemelerine bakıyorsunuz bizim görevde olduğumuz yıllarda yıllık 50 milyar civarında giderdi faiz ödemesi. Bu seneki bütçe de 130 milyarı geçti. Gelecek senede 175 milyar faiz ödeyeceklerini ilan ettiler. 175!
Yani şu yaktığımız elektrikten harcadığımız sudan şu içtiğimiz sudan alınan vergiler değerli arkadaşlar 175 milyarı gidiyor sadece faize! Hani siz faize karşıydınız! O günkü Merkez Bankası yönetimini faizci diye suçlayanlar bugün döndüler Merkez Bankası'na daha geçtiğimiz hafta iki puan faiz artırdılar. İddiaları neydi faiz enflasyonun sebebidir. Faiz düşsün enflasyon düşecek. Zaten enflasyon yüksek. Yüzde 30-40-50 enflasyon var diyor esnafımız. Eee! siz dönüp niye faizi arttırıyorsunuz. Eğer teziniz doğruysa. Bilmiyorlar arkadaşlar bilmiyorlar! Tutarlılık yok, güven yok ve düzeltemeyecekler yapamayacaklar ve Merkez Bankası'nın faiz artırdı ile ilgili siz bugün Cumhurbaşkanından bakanlardan tek bir açıklama duydunuz mu? Eğer haberler iyiyse kendileri veriyor, kötü haberler olduğunda ortada hiç kimse yok! Bütün bu uygulamaların yanlış olduğunu ve yıllardır savundukları tezlerin içinin boş olduğunu adeta itiraf ettiler. Daha çok duyacağız bunları daha çok göreceğiz önümüzdeki aylarda.

Değerli arkadaşlar değerli konuklar artık yeter biz bu yanlışların bedelini ödemek istemiyoruz. Halkımız hükümetin yaptığı yanlışların acısını zararını çekmek istemiyor. Bütün bu yanlışların bedelini bu Millet ödüyor.  Ve gerçekten Bütün bunların maliyeti bütün bu ürünlerin maliyetinin döviz kuruna bağlı olduğunu bile inkâr etmeye çalışıyorlar ama halkı aldatamazsınız! Devletin borcunun önemli bir kısmı döviz. Devletin ya kendi! hazinenin ödediği bu! Büyük sorumluluk alanları. İçeriye döviz borçları var dışarı döviz borçları var. Biz kura bakmıyoruz diyorlar. Döviz kuru önemli değil diyorlar. Bu nasıl iş bilmezliktir, bu nasıl cahilliktir! Ne yaptılar arkadaşlar Merkez Bankası'nda yıllardır yıllardır biriktirilen 120 milyarlık döviz rezervini 1 Ocak 2019’dan bugüne kadar sata sata sata erittiler. Bir işe de yaramadı. Adeta kibrit çalıp yaktılar. Yıllardır Merkez Bankası bilançosunda biriken yedek akçeler vardır yedek akçeler ‘kara günler İçin saklanır’ bizlerin yıllardır biriktirdiği o yedek akçelerin tamamını 2019 yılında bir çırpıda 75 milyarı bir çırpıda geçen sene harcadılar bitirdiler. Birkaç günde harcadılar. 2020’nin bu yılın yedek akçesini daha Ocak ayının başında özel düzenleme yaparak sıfırladılar bitirdiler. Devletin önce bir arka cebi sağ cebi sol cebi boşaldı arkadaşlar. Onun için bundan sonrası zor.  Bakın bundan 4 yıl önce bundan 4 yıl önce bir varlık fonu kurdular. Varlık Fonu! Ben hükümetteyken itiraz ettim. Yanlış dedim bu bir karadelik olur dedim! Bu varlık fonunun en önemli özelliği ihale mevzuatının
tamamen dışında. Hiç bir düzenlemeye bağlı değil! Hiçbir denetim mekanizması da yok. Kimse denetleyemiyor. Burada kara delik oluşur dedik. Ve benim ayrılmamdan hemen sonra apar topar fonu kordular. Bugün baktığımızda varlık fonu ya adı Varlık! Bu fonun tam 64 milyar Lira borcu var arkadaşlar.  Hükümetin kendi bilançosunda açıklanmıştır 64 milyar! Şimdiden daha yeni doğmuş bebeklerin bu fona borcu var. Bu fon yüzünden borcu var. Memlekete yeni bir borçlanma mekanizması, yeni bir kara delik oluşturmak affedilebilir bir şey değil! Ve biz daha öncede açıkladık inşallah iktidara gelir gelmez ilk yapacağımız işlerden bir tanesi bu varlık fonunu kapatmak. Bu kara deliği kapatmak.

Değerli arkadaşlar bakın biz bu kötü yönetimi sona erdirmek için yola çıktık. Ekonomi ehil olmayan ellerden kurtarmak için yola çıktık. Bu milletin kaynaklarını küçücük bir zümrenin çıkarı uğruna heba eden anlayışa son vermek için yola çıktık.

Değerli arkadaşlar Bitlis ile ilgili birçok önemli konuyu değerli İl Başkanımız sizlerle paylaştı. Ancak bende kısa da olsa birkaç konuya değinmeyi zaruri görüyorum. Bitlis dere üstü ıslah projesi kapsamında yıkım kararı verilmesi sebebiyle Bitlisli esnafımız şuanda mağdur. Yaklaşık 700 esnafımızın yaşadığı bu mağduriyetinin acil bir şekilde telafi edilmesi gerekiyor. Ve Bitlis’in şu anda Bitlis’e yakışan bir şehirlerarası otobüs terminali yok. Bunuda önemli bir eksiklik olarak görüyoruz. Yıllardır halkımızın taleplerini duymayanlar, dinlemeyenler bunları belki zor görüyorlar belki de ilgileri başka yerde dönüpte buraya bakıp bu sorunları nasıl da çözeceğiz diye bakmıyorlar. Başka projeler var tek tek saymayacağım. Bu projelerinde akıbeti bilinmiyor. Ve neredeyse baktığımızda vatandaşa hizmet diye artık bir dert kalmadı. Bu şehir Bitlis dünyaya bağlanmayı hak ediyor. Tatvan’ıyla Ahlat’ıyla, Hizan’ıyla, deniziyle yani Van Gölü’yle bu şehir turizm gelirlerinin artmasını hak ediyor. Nemrut’un kayak merkezi olarak yeni bir cazibe yeri olmasını hak ediyor. Ve Bitlis’in güzel ürünleri var birbirinden cazip ürünleri var. Örneğin tütün! Tütün ile ilgili sorunları biliyorsunuz. Ve geçimini tütüne bağlayan vatandaşlarımız var.
Bu konuları sizlerle daha uzun uzun görüşebiliriz konuşabiliriz ama daha yolun başındayız.
İnşallah tüm bu sorunların çözümü için hep beraber çalışacağız. Burada özellikle il teşkilatımızda önemli bir beklentim var. Daha önce de söyledim ama tekrar etmekte sakınca görmüyorum bizim ilçe teşkilatlarımız il teşkilatımız partimizin ve Türkiye'nin gözü olacak kulağı olacak.  

Yani vatandaşlarımızın yaşadığı sorunları vatandaşlarımızın beklentilerini vatandaşlarımızdan gelen talepleri önerileri görecek dinleyecek. İlçe teşkilatlarımız İl’e rapor edecek, il teşkilatımız Genel Merkeze rapor edecek ve sürekli olarak vatandaşlarımızdan gelen bir şeyi değerli arkadaşlar biz Genel Merkezi tüm Türkiye genelinde takip edeceğiz. Çözüm için çalışacağız. Vatandaşlarımızın çözüm önerilerini de dinleyeceğiz. Dün akşam Diyarbakır'da yaklaşık 30 sivil toplum temsilcisi ile başkanları ile oturduk ve dedim ya siyasetçiler genelde konuşur ama dedim ben bugün sizler dinlemeye geldim ve tam 2 saat boyunca sadece onların önerilerini dinledim.

Dedim sadece sorun da söylemeyeyim bize sorunları anlatıyorsunuz ama önerileriniz ne! Ne yapmalıyız. Gelin el ele tutuşup bu bölgemizi ayağa kaldırmak için ne yapabiliriz. Gerçekten birbirinden değerli çok güzel fikirler oluştu çok güzel öneriler geldi. Akıl akıldan üstündür arkadaşlar. Bizim çalışma metodumuzda bin biliyorsan bir bilene sor düsturu geçerlidir. Ve herkesin görüşüne açık olarak herkesi dinleyerek bu yola hep beraber inşallah devam edeceğiz. Tabi teşkilatlarımızın bir başka önemli görevi de partimizin politikalarını partimizin Türkiye için oluşturduğu çözümleri partimizin Türkiye'nin geleceğine bakışına vatandaşlarımızı anlatmak ve bol bol anlatmak. Suyun damlaya damlaya mermeri deldiği gibi tekrar ede ede anlatmak. Çünkü vatandaşlarımız değerli arkadaşlar partimizi henüz tanımıyorlar. Partimizin ismini duymayan çok vatandaşımız var. Bol bol anlatacağız bol bol icra edeceğiz. Yani iki önemli fonksiyon teşkilatımızın bir duymak, dinlemek, gözlemlemek, rapor etmek, çözüm önerilerini oluşturup genel merkeze göndermek ve aynı zamanda partimizin ikinci önemli görevi de partimizin politikalarını düşüncelerini çözümlerini halkımıza anlatmak. Tekrar tekrar anlatmak. Bol bol anlatmak.

Bir önemli konu daha arkadaşlar bizim çalışma metodumuzda biz parti olarak genel merkezimiz teşkilatlarımızın emrinde, teşkilatlarımızda vatandaşlarımızın emrinde. Genel merkezimiz de bütün genel başkan yardımcılarımıza söylüyoruz teşkilatlarımızın emrinde olacaksınız. Bir telefon geldi mi anında döneceksiniz. Bir sorun olduğunda anında cevap vereceksiniz. Kolay ulaşılabilir olacaksınız. Aynı şekilde teşkilatlarımız da vatandaşlarımıza döndüğümüzde kolay ulaşılabilir olacak. Her telefona cevap vereceksiniz arkadaşlar. Öyle telefona çıkmamak ulaşılamamak öyle bir şey yok. Deva Partisi aklına geldiği anda vatandaşımızın tuşlara basıp ulaşabileceği bir artı olacak inşallah. Bu halkla irtibatınızı son derece yakın ve güçlü tutmak zorundayız.

Son bir konuya daha değinip artık sözlerime son vermek istiyorum. Değerli arkadaşlar biz parti olarak kadınların ve gençlerin bizzat faal olduğu bir siyasi parti olmak istiyoruz.  Kadınlarımızı ve gençlerimizi siyasete daha çok sokmak için onları daha çok angaje edebilmek için hep beraber çok çalışacağız. Teşvik edeceğiz. Cesaretlendireceğiz. Ve teşkilatımızda ki Bitlis teşkilatındaki özellikle kadınlarımıza ricam şu eşiniz dostunuz akrabanız arkadaşınız tanıdığınız kim varsa bu işi yapabilecek kim varsa kapılarını çalın davet edin. Cesaretlendirin onlara destek verin. Yine gençlerimiz çok daha faal olmasını istiyoruz. Siyasetin bizzat içinde olmalarını bekliyoruz. Ve değerli arkadaşlar engelli kotası olan tek siyasi parti Türkiye'de şu anda Deva Partisi. Engelli vatandaşlarımızın da siyasette olmalarını etkili olmalarını kendi engellerinin siyaset yapmalarına engel olmamaları bizim çok önemli bir ilkemiz. Bu konuda da özellikle hassasiyet göstermenizi rica ediyorum. Bizim çözüm haritamız belli. Çözümün sözcüsü bizler olacağız ayrıştırmayacağız tüm vatandaşlarımızı kucaklayacağız ve hep beraber Türkiye’nin yaralarını saracağız. Artık Bitlis’in Devası var Türkiye’nin Devası var ve biz hazırız hepinize tekrar teşekkür ederim saygılar sevgiler” diyerek sözlerini tamamladı.

HABERİN FOTOĞRAFLARI HABERİN DEVAMINDA
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum